1965 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1965-1974 yılları arasında Bern Üniversitesi’nde Kimya okudu. 1978-1981 yıllarında Milliyet’te muhabir, Karacan Yayınları’nda (1982-1986), Sabah Gazetesi Dergi Grubu’nda (1986-1988) ve Güneş Yayınları’nda (1988-1990) Genel Yayın Müdürü olarak görev yaptı. 1990 yılında Bersay İletişim Danışmanlığı’nı kurdu. 25 yılı aşkın süre İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin iletişim fakültelerinde dersler verdi. 2002’de köşe yazılarına başlayan Saydam, 2012 yılından bu yana haftada üç gün Yeni Şafak’ta yazmaktadır.
"Böyle bir ekonomide siz sadece belli markaları boykot ettirirseniz ne olur? Bu markalar zarar etmiş olur sadece. Genel tüketimde bir düşüş olmaz. Bu da ekonominin bedel ödemesi anlamına gelmez, halkın bedel ödemesi anlamına gelir…
…Tüketimi belli günlerde sıfıra yaklaştırmak, iktidar açısından daha caydırıcı olacaktır. Amaç bu firmaları batırmak değilse, -çünkü battığı anda başka teşvikler alacaklar- mesele iktidara geri adım attırmaksa, genel tüketimi düşürmek çok daha doğru bir yol."
İşte budur(!)
Buyurun bir iki örnek daha…
Olağanüstü başarılı, 50 yıllık Türk markasının sahibi, çok yakın bir arkadaşım, açmış telefonu bana danışıyor: “Abi, biz İnci Taneleri’ne reklam veriyoruz. Biliyorsun dizinin yayınlandığı kanalı boykot ediyorlar. Bizi de boykot ederler mi; reklamımızı çekelim mi?”
Korkmuş çocuk… Haksız değil…
“İnsan hakları ve demokrasi bir ülkenin kendi iç meselesi değildir.”
Yani, dışarıdan müdahale vaciptir. Bunun için davetiye göndermek münasiptir…
Yazıyı akademisyen Yılmaz’ın sözlerini tekrarlayarak bitirelim: “…Mesele iktidara geri adım attırmaksa, genel tüketimi düşürmek çok daha doğru bir yol."
Dert anlaşılmıştır herhâlde…
Yerlikaya, Bayram öncesinde sosyal medya hesabından paylaştığı farkındalık kampanyasıyla da uyarmıştı: “Aşırı hızdan kaçınalım. Ortalama hızdaki %1’lik artış, ölümlü kaza riskini %4 artırıyor…”
Kampanya kapsamında iki de video hazırlanmış, “#BirKural1Ömür” ve “#YolunSonuBayramOlsun” hashtag’leriyle paylaşılmış…
En son söylenecek sözü baştan edelim; tebrik ederiz, son derece doğru hazırlanmış filmler…
Kampanya kapsamındaki ilk film daha teknik bir yaklaşım içerirken, ikincisinin geniş halk kesimlerine ulaşmayı hedeflediği de anlaşılıyor.
İkinci film, sokak röportajı benzeri bir sahneyle açılıyor. Muhabir, geçen yıl ülkemizdeki trafik kazalarında ayda ortalama 510 kişinin hayatını kaybettiği söyledikten sonra vatandaşa soruyor; “Kabul edilebilir sayı sizce kaç olmalı?”
Vatandaş da biraz düşündükten sonra “60 olabilir” diye cevaplayınca muhabir “60 kişi gelsin” anonsunu geçiyor ve köşeyi dönen genç-yaşlı, kadın-erkek 60 kişi beliriyor… İtiraf edelim ki; bir rakam olarak telaffuz edilmenin ötesinde, kanlı canlı 60 insanı karşımızda görmek bile bizi duygulandırmaya yetmişti…
Yetmişti ki vatandaşın ağzından bir cümle daha dökülüyor: “Ailem bunlar benim…” Evet, eşi, kızı, annesi ve başka akrabalarıyla, gerçekten de bütün aile bir araya getirilmişti…
Finalde, eşi ve kızına sarılırken aynı soru bir kez daha sorulur… Delikanlının cevabı nettir: “Sıfır… Kesinlikle sıfır…”
İletişimci şapkamızla ‘packshot’a dair itirazımızı da belirtmeden geçmeyelim… Film “Trafik kurallarına uyun, sevdiklerinizin geleceği sizin elinizde…” cümlesiyle sona eriyor…
Bu arada filmin, 2020 yılında farklı ülkelerde yayınlanmış bir kampanyanın (https://rb.gy/anazxv) uyarlaması olduğundan bahsediliyor… Gerekli izinler ve yasal süreçler yerine getirildikten sonra ne sakıncası olabilir anlamadık doğrusu…
Son olarak, dokuz günlük bayram tatilinin dönüşünde yollar elbette ki kalabalıklaşacak… Bu kampanyaya kulak asılması ve kurallara uyulması trafikteki herkesin canını koruyacaktır… Yolun sonu da bayram olsun…
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Harika... Genel tüketimi düşürmek müthiş bir şey... Nasıl mı? Şöyle. Şuradan başlayalım. Bize tahsil hayatımız boyunca "Eskiden bir lokma bir hırka anlayışı vardı. Bu bizi refahtan mahrum ediyor, mutluluktan uzaklaştırıyor, geri bırakıyordu. Cumhuriyet geldi bunu yıkarak ufkumuzu aydınlattı" telkini yapıldı. Cumhuriyeti ve aydınlığı bir kenara bırakıp genel tüketimi düşürmeye, diğer deyişle bir lokma bir hırkaya odaklanacak olursak modern (!) iktisadın neyiyle karşılaşıyoruz: tasarruf. Neymiş: tasarruf=yatırım. Neee… yatırım mı? Biz istiyoruz batırım, siz yapıyorsunuz yatırım. Tühh, bu da çıkmaz sokak, üstelik gericilik.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.